SSCB’de Spor: Beden Eğitiminin Ulusal Amaca Dönüştüğü Bir Ütopya

Sporun tarihsel gelişimine baktığımızda ulusal anlamda onun olası bir savaşa insanları hazır etmek için kullanıldığını görüyoruz ki bu gelenek antik Yunan polislerine kadar uzanmaktadır, bu işin öncüsü de Sparta devletidir. Bu savaşçı devletin en büyük gayesi her türlü harp koşuluna dayanıklı bir askeri devlet inşa etmekti. Öyle bir şey yapılmalıydı ki ülkedeki erkeklerin hemen hepsi zor koşullarda hazır hale getirilebilmeliydi. Sporu her çocuk ve genç için zorunlu hale getirme yolunu seçtiler ki o zamanın teknolojisiyle bu onların tek şansıydı. Savaşın sadece insan dayanıklılığına bağlandığı bir dönemde sağlığa ve zindeliğe yatırım yapmaktan başka çıkar yol yoktu. Okul çağına gelen çocukların askeri eğitimden geçmesi ve beden eğitimi dersine zorunlu olarak tabii tutulması o günlerden gelen bir gelenektir. Bugün eğlenmek için izlediğimiz spor müsabakaları yıllar öncesinde bir ulusun kaderini tayin eden en önemli etkenlerden birisiydi. Sparta’da yaşayan erkekler, çocukluklarından beri bu zorunlu beden eğitimi derslerine giriyorlardı. Erkekler iyi bir savaşçı olmak için çevik olmalıydı, kadınlar sağlıklı doğum yapıp, sağlıklı çocuklar yetiştirmek için esnek bir bedene sahip olmalıydı.

Sparta’nın yarattığı bu geleneği başka devletler de sürdürdü. Özellikle Prusya’nın bu konuya çok daha alakalı yaklaştığını görüyoruz. Onlar da Sparta’nın açtığı yolu takip ettiler. Erkek çocuklarına güç, kız çocuklarına esneklik kazandırmak istediler ve bunda başarılı oldular.

SSCB’nin ulusal anlamda bir spor hareketi başlatmasının nedenlerinden birisi iç savaşlarla zayıflamış, artık tükenme noktasına gelmiş orduya bir takviye sağlamak, olası bir seferberlik durumunda hazırlanabilecek halk ordusunu yetiştirebilmekti. Lakin bu tek geçerli sebep değildi. 1920–1930 yılları arasında düzenli bir ordu bulundurmak yaşanan kıtlık nedeniyle imkansız hale gelmişti, suç işleyen çocuklar yaşanan fakirlik nedeniyle artmıştı, ülkenin sağlık durumu da bu zafiyetten dolayı giderek kötüleşmekteydi. Bu nedenlerden ötürü Sovyet yönetimi sporu ulusal bir amaç haline getirmeye karar verdi ve bir dizi propaganda ile halkı buna teşvik etmek istedi. SSCB’nin sporu bu kadar el üstünde tutmasının bir diğer nedeni ülkedeki alkol sorunuydu. Aslında alkol çarlık Rusya’sının da en büyük problemlerinden biriydi. 1830’lu yıllarda bir sokak köşesinde alkol komasına giren bir adama rastlamak sıradan bir hale gelmişti. Bu gelenek SSCB’de de sürdü. Alkol yüzünden görevi savsaklayan işçi ve köylüler ciddi bir mesele haline geldi.

SSCB yoğun bir propaganda ile sporu teşvik etmeye başladı ancak bu yeterli olmadı, zorlayıcı tedbirler almak gerekiyordu. Bunu radyo yayınları ile yapmaya başladılar. Her sabah bir egzersiz programı radyodan halka ulaştırıldı ve bu hep aynı cümleyle başlardı: “Sabah sporuna başlamadan önce lütfen camlarınızı açın ve odanızı beş dakika havalandırın!”

Spor teşviki için hazırlanan propaganda afişi:

Alkole karşı mücadele için hazırlanan propaganda afişi:

 

Bu hareket zamanla benimsendi ve ilginçtir, tembelliğiyle ünlü Rus halkı sporu gerçekten sevmeye başladı. Bunda yapılan propagandaların ve zorunlulukların etkisi çok büyüktü. Radyoda bir sabah yayınıyla başlayan spor programı iş yerlerine sıçradı. İşçiler çalıştıkları atölyede zorunlu sabah sporuna tabii tutuluyordu. Bir süre sonra spor yapmak ülkenin her mecrasında adeta bir zorunluluk haline gelmişti. Bu dayatmaya Rus halkı olumlu yanıt verdi ve bu işi gerçekten sevdi. Bir noktadan sonra spor bütün hastalıkların ve olumsuzlukların tedavisi olarak görülmeye başlandı.

İş yerinde sabah egzersizi yapan kadın işçiler:

(fotoğraf rbth.com sitesinden alınmıştır)

 

Hükümetin bu konuda kazanmak istediği en büyük kıtla tabii ki çocuklardı. Eğitim müfredatında jimnastik dersleri birincil hale getirildi ve çocukların her mevsimde, her koşulda ve her ortamda spor yapmalarını sağlayacak kurallar getirildi. Akrobasi, jimnastik, atletizm, yüzme, kış sporları ve kapalı alan egzersizleri arttırıldı. Beden eğitimi programları gençlerde karşılığını buldu ve spor Rus topraklarında inanılmaz ölçüde gelişmeye başladı. Bugün birisiyle konuştuğumuzda hangi üniversiteye gittiğini, onun kaç puan aldığını sorarız örneğin. O dönemde gençler arasında beden eğitimi programındaki başarıları anlatmak başlı başına bir muhabbet konusuydu. Çünkü herkes buna dahil olmuştu. Örneğin 19–28 yaş arasındaki bir erkeğin belirli sayıda barfiks çekmesi, belirli sürede koşması gerekiyordu. Bunun gibi pek çok kıstas getirilmişti.

SSCB hükümeti spor programına küçük yaşta çocukları da dahil etti. Onların gücü ve dayanıklılığı göz önünde bulundurularak yeni bir eğitim programı hazırlandı. Bunlardan en ilginci güneş banyosuydu. Atölyede çalışan kadınlar, çocuklarını aynı kurumun çatısı altında olan kreşe emanet ediyorlardı. Bu kreşte minikler spora başlangıç programına dahil ediliyordu. Güneş banyosu programın zorunluluklarından birisiydi. Çocuklar çırılçıplak bir şekilde güneşin altına yatırılıyor, vücutlarının tamamının güneş ışığı görmesi sağlanıyordu.

Güneş banyosu yapan çocuklar:

Soğuk havalarda kapalı alanda spor eğitimi gören çocuklar, yüzmeden voleybola, savunma sporlarından atletizme kadar her konuda eğitim gördüler. O yıllarda en çok rağbet edilen aktivitelerden birisi de kış sporlarıydı. Örneğin kayak yapmak okula giden her çocuk için tecrübe edilen bir spor haline geldi. Spor programlarını teşvik etmek için yarışmalar düzenlendi ve bu bütün okullarda, bütün ilçelerde gerçekleştirildi. Beden eğitimi alan çocukların hırs kazanmaları için sürekli yarışmalar tertip ediliyordu ve bu SSCB’nin her bölgesinde bir ritüel halini almıştı.

Bir ütopya yaratmak istesek, yirmi yaşına gelen bir çocuğun hemen her türlü spor branşında antrenman yapmış olmasını dileriz. İşte SSCB bunu gerçeğe dönüştürdü. Propaganda ve beden eğitimi programlarıyla ortalama bir Sovyet genci her sporu deneyimlemiş, bazılarında söz sahibi olacak kadar kendini geliştirmiş hale gelmişti. Elbette bunda SSCB’nin okullara yaptığı yatırımın çok önemli bir payı var. O yıllarda çoğu okulda her türlü sporun yapılacağı alan vardı ve hiçbir şey olmazsa, öğrenciler gerekli ekipmanların olduğu başka bir yere okul servisi ile taşınıyor ve beden eğitimi bu şekilde icra ediliyordu. Ama mutlaka icra ediliyordu!

Spor tarihte çoğu ülke için savaşa hazırlanmada bir yöntem olarak görülmüştür. SSCB bu yöntemi biraz daha geliştirmiş, onu ulusal anlamda farklı bir boyuta taşımıştır. Bu gayret ve özveri, insan odaklı bir siyasi sistemin dünyayı nasıl güzelleştireceğini göstermektedir.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir