Demmin İntiharları: Dünya Savaşı’nın İç Burkan Detayı

İkinci Dünya Savaşı insanın içini burkan birçok felakete sebebiyet verdi. Bunlardan biri de Demmin’de yaşanan toplu intiharlardır. Çok fazla konuşulmaması ve pek bilinmemesi savaşın yarattığı yıkımın büyüklüğünü ispatlıyor bana göre; o kadar çok felaket yaşanmış ki böylesi bir insanlık dramı ikinci hatta üçüncü plana itilmiş.

1945 yılına gelindiğinde Almanya’nın batısı ABD ve İngiliz, doğusu Sovyetler Birliği askerleri tarafından kuşatılıyordu. Bu üç ülke artık çökme noktasına gelen Alman silahlı kuvvetlerini silindir gibi geçiyor ve Berlin’e doğru yol alıyordu. İki kuşatma altında kalan ve artık felaketi beklemekten başka çaresi kalmayan Alman halkı işgalin batıdan gerçekleşmesini istiyordu. Naziler pek çok ülke ile savaştı ancak Sovyetler’e karşı yürüttüğü harp daha çetindi. Çünkü burada ideolojilerin çarpışması söz konusuydu. Almanlar Stalingrad’ın içlerine gelene kadar milyonlarca Sovyet esirine insanlık dışı muamele etmiş, Komiser Emri ile Ruslara kan kusturmuştu. Sovyet askerlerinin vatanını son damlasına kadar savunmasının en güçlü nedenlerinden birisi buydu. Almanlara esir düştüklerinde insanlık dışı muamele görüp öldüreceklerini çok iyi biliyorlardı. Neler yaşanmıştı? Almanlar esir aldıkları askerleri çırılçıplak soyup soğuktan donmaya bırakmıştı. İşgal ettikleri yerlerde evlere dalıp orada bulunan insanları acımasızca katletmişlerdi. Verilen emir tek bir esire bile müsamaha gösterilmemesi yönünde olduğu için çok büyük oranda katliamlar gerçekleşti. İnsanlar evlerinden çıkarıldı, köyler yakıldı, yiyeceklere el konulduğu için binlerce insan açlıktan ve soğuktan ölmeye mahkum edildi. Kaynaklar kıyafetleri alındığı için bir çok Rus kadınının ve çocuğunun donarak öldüğünü yazar. Esir alınan erkekler ise aç bırakılıp çeşitli işlerde çalıştırılıyordu. “Ölüm Yürüyüşü” hayli yaygın bir işkence yöntemiydi. Kıyafetleri çıkarılan Rus esirler saatlerce yürütülüyor, ölenler düşüyor kalanlar devam ediyordu. Ölmeyenler çok ağır işlerde çalıştırıldığı için yaşama imkanı bulamıyorlardı. İşgal edilen bölgelerdeki Yahudilerin halini anlatmama gerek yoktur diye tahmin ediyorum. Pek çok kadına tecavüz edildi, çocuklar topluca yakıldı, erkekler en ağır işlerde çalıştırılıp açlıktan ölmeye zorlandı.

Bütün bunlar Sovyet askerlerinin kulağına gitmişti. Cephede ölmek onlar için daha kolay geldiği için muhteşem bir direniş gösterdiler. Şu soru hala tartışılır; Almanlar işgal ettikleri yerlerde acımasız katliamlar yapmasaydı Ruslar onlara karşı canla başla direnir miydi? Ne var ki böyle olmadı ve savaş artık başka bir boyuta yükseldi. İki tarafın askerleri de hayli gergindi; Almanlar Rusların eline düştükleri anda intikam duygusuyla katledileceklerini biliyorlardı. Sovyet askerleri ise ne olursa olsun esir düşmek istemiyordu.

Zaman geçti, Almanlar Doğu’daki üstünlüklerini kaybetmeye başladılar. Sovyetler Birliği Uranüs Harekatı ile Almanları çevirdi. Ardından ilerleyiş başladı. İşin bu noktasında Doğu cephesinde görevli Alman askerlerinin psikolojilerini düşünmenizi istiyorum. Ne durumda olduklarını anlatmak için şöyle bir örnek vereyim. Çember içine alınan Alman askerleri batıya doğru gidecek uçaklara binmek için birbirlerini eziyorlardı. Öyle ki askerleri uçağa bindirmekle görevli olan SS subayları pek çok alman askerine şiddet uygulamak zorunda kaldı. Çünkü uçak seferleri kısıtlıydı ve sadece yaralılarla kıdemliler geri dönebiliyordu. Yüzlerce Alman askeri uçağa binmek uğruna telef edildi. Görevliler kendi vatandaşına kurşun sıkmak zorunda kaldı.

Sovyetler Birliği ilerledikçe Almanya’da bir panik havası başladı. Yönetici kadrosundan halka herkes yapılanların bir karşılığı olacağını ve Rusların çok öfkeli olduklarını biliyorlardı. Verilen onca mücadele fayda etmedi ve Sovyetler Berlin’e doğru yola çıktı. Hitler son görüşmesinde parti yetkililerine intihar etmeleri için siyanür hapları dağıttı. Sovyetler ülkeye yaklaştıkça parti yetkilileri, kıdemli Nazi görevlileri tek tek intihar etmeye başladılar. Alman halkı her gün yüzlerce Nazi yetkilisinin intihar haberini alıyordu. Savaşın ne kadar iğrenç bir şey olduğunu anlamak için o insanlarla biraz empati yapmak yeterli sanırım. Devleti yönetenlerin tek tek canına kıydığını ve yaklaşan felaket karşısında halkı yalnız bıraktığını düşünün. Doğu cephesinde esir alınan Alman askerlerine neler yapıldığı da artık halktan saklanmıyordu. Sovyet Askerleri Almanya’nın doğusunda bulunan Demmin şehrine çok yaklaştılar. Haber kulaktan kulağa yayıldı ve Demmin’de yaşayanlar kapana kısılmış gibi hissetti. Hiçbir şekilde affedilmeyeceklerini ve askerlerin gördükleri işkenceyi göreceklerini düşündüler. Bir karar vermeleri gerekiyordu. Özellikle kadınlar için durum içler acısıydı. Kaçacak bir yerleri yoktu, sığınacakları devlet de kalmamıştı.

O sabah Sovyet Askerleri Demmin şehrine dayandılar. Zafer naralarıyla ilerleyişe devam ettiler ve yerleşim yerlerine vardılar. Ancak bu sırada hiç beklemedikleri bir manzarayla karşılaştılar. Bütün şehirde bir sessizlik hakimdi neredeyse. Biraz ilerleyince sokaklarda, kaldırımlarda, banklarda ölmüş insan bedenlerini gördüler. Adım attıkları her yerde cesetlerle karşılaşıyorlardı. Bunlar savaşta çarpışıp şehit olmuş askerler değildi. Demmin halkı Sovyet Askerlerine esir düşmemek için topluca intihar etmişti. Bir ağacın altında beş kişilik kadın grubu vardı, bankların çoğunda cansız insan bedenine rastlanıyordu, evlerin içinde koltuklara yığılmış ölülerle karşılaştılar. Demmin’de 72 saat içinde 1000’den fazla insan intihar etti. Çaresizliğin, yıkılmışlığın ve felaketin en somut örneklerinden birisi olarak bu toplu intiharlar tarihteki yerini aldı. Bize de bu fotoğraflara bakıp savaşın gerçek yüzünü sorgulamak kaldı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir