Barbarossa Harekâtı Neden Başarısız Oldu?

22 Haziran 1941’de başlayan Barbarossa Harekâtı ilk başlarda alınan olumlu sonuçlara rağmen başarısızlıkla sonuçlandı. Askeri tarihin en büyük operasyonlarından birisi olan Barbarossa Harekatı’nın neden hüsranla bittiğini hemen herkes biliyor. Hitler’in generallere güvenmemesi, ordunun kışa hazır olmaması vs. Ben fazla ön plana çıkmamış sebeplerin üzerinde durmak istiyorum. Bu başarısızlığın ardında fazla göze çarpmayan ama önemli tesirleri olan sebepler de vardı. Bunlardan pek bahsedilmemiş, ben bahsedeyim.

 

  1. Neden: Almanların tank çeşitliliğini sürekli arttırmasından dolayı yedek parça konusunda sıkıntı yaşanmasıydı.

Bu hususa Guderian da değinmişti. Savaş devam ettikçe Almanlar Tiger, Panter, Fare gibi farklı çeşit tankları üretim aşamasına soktu ve bunların hepsini üretmeye başladı. Daha güçlü ve daha etkili görünen bu tankların savaşta göstereceği başarılar yadsınamazdı. Ancak ortada yedek parça sorunu vardı. Tek bir tankın parçalarını üretmekten ziyade çeşitli zırhlıların parçasını üretmek savaş koşullarında Almanlara büyük zarar vermiştir. Sovyetler Birliği T-34 tankını standart olarak belirlemiş ve bu onlara büyük avantaj sağlamıştır. Hitler, savaşta niceliğin nitelikten daha ön planda olduğunu bir türlü göremedi. Bunu keşfeden Sovyetler oldu ve tankları muharebe meydanında iş yapacak şekilde üretip savaşa soktu. Almanlar ise -Guderian’ın da isyan ettiği gibi- işin prestij tarafındaydı. Ruslar tankın gereksiz parçalarını üretmekten ziyade işlevine konsantre olmuşken Almanlar çeşitli zırhlıları tam teşekküllü hale getirmeye çalışıyordu.

Tanklar konusunda es geçilmeyecek bir diğer detay ise yeni üretilen silahların hemen muharebeye katılmasıydı. Yeni üretim araçları kullanmak, herhangi bir arızası olduğunda onları tamir etmek için bir tecrübeye ihtiyaç vardı. Hitler’in göremediği bu gerçek Almanlara pahalıya patladı.

  1. Neden: Müttefik Devletlerin Almanların kayıtsız şartsız teslim olması dışında herhangi bir antlaşmaya yanaşmayacaklarını ilan etmesi.

Fazla üzerinde durulmasa da bu durum Alman ordusunu etkilemiştir. Çünkü bu karar düpedüz onların mahvına işaret etmekteydi. Gidişatın kötüye gitmesi durumunda Almanların herhangi bir şekilde tutunacak bir dalı kalmamıştı. Bunun psikolojik etkisi hatırı sayılı bir endişe yarattı. Rus tehdidi, yapılan onca katliam, girişilen onca amansız mücadele ve tüm bunlar yaşanırken ilan edilen kayıtsız şartsız teslim olma zorunluluğu… Böylece sadece iki seçeneğin olduğu anlaşıldı: Ya savaş kazanılacak ya da Almanya mahvolacak. Çünkü Rusların olası bir zaferinde Almanlara acımayacağını herkes bilmekteydi. Alınan karar psikolojik olarak tam bir yıkım oldu.

  1. Neden: Alman ordusu durağan bir savaşa göre dizayn edilmemişti. Doğu seferinde saldırıdan savunmaya geçildiği anda aslında savaşın sonucu da tahsis edilmişti.

Hız ve yarma harekatı üzerine kurulmuş, tankların hayati rol oynadığı bir ordudan bahsediyoruz. Stalingrad faciası ve sonrasında gelişen olaylar neticesinde Almanlar artık savunma pozisyonu almışlardı. Böyle bir ordu ile savunma yapmanın tek etkili yolu derinlemesine savunmaydı. Bu hareketli savunmanın gerçekleşebilmesi için ordunun gerektiği zamanlarda geri çekilmesi gerekmekteydi. Üstün ırkın savaşta geri çekilmeyeceğine dair romantik görüşleri benimseyen Hitler kalan her toprak parçası için savaşmayı emretti. Bu da ordunun gücünü azalttı. Hareketli savaş için dizayn edilmişlerdi. Ya hızlı bir şekilde yarma harekâtına girişilecek bir taarruz ya da hareketli savunma. Bunun dışına çıkıldığı zaman ordunun gücü azalacaktı nitekim öyle de oldu.

  1. Neden: Almanlar savaş boyunca çok ciddi bir gücü soykırımlarda kullandı.

Sebastian Haffner’e göre bu sayı iki milyona yakındır. Yani Almanya’da iki milyon insan sadece soykırımdan sorumluydu. Toplama kamplarında görev alan, savaşılan bölgede tutsakları bir noktadan diğerine taşıyan birlikler savaşta kullanılmadı. Bu çok ciddi bir güç kaybı demekti ve yenilgide bu yenilgide etkili olmuştur. Barbarossa Harekatı’na -wikipedia verisine göre- dört milyon Alman asker katılmıştı. Yani ülke içinde soykırım için görev alan insan sayısı bu operasyona katılanların neredeyse yarısı kadardı.

  1. Neden: Stalingrad travması.

Bunun savaşan askerler üzerinde çok ciddi etkiler bıraktığı çok açık. Müttefik devletlerin kayıtsız şartsız teslim olma şartı ve Stalingrad’da yaşanan acı orduyu olumsuz anlamda çok etkiledi. Donarak veya açlıktan ölen binlerce asker söz konusuydu ve ordu bunu biliyordu. Rusların taarruzla ilerlemesiyle başa geleceklerin fragmanını yansıtan Stalingrad Felaketi psikolojik olarak çok ciddi bir kırılma yaşatmıştı. Bu da Doğu Cephesi’nde savaşan askerlerin hatıratında da gördüğümüz gibi çok ciddi bir paniğe sebebiyet vermişti.

  1. Neden: Zırhlı Birliklerin Onarılmaması.

Guderian’ın üstünde durduğu konulardan bir tanesi de buydu. Hitler’in derinlemesine strateji geliştirecek, gerektiğinde savunma pozisyonu alacak taktiklere aldırış etmediği herkesçe biliniyor. Tankları saldığında işgal edeceğini sandığı Rus topraklarına kar yağınca tanklar arızalanmaya başlamıştı ve buna hiçbir şekilde müdahale edilmedi. Yedek parça sıkıntısı çekilmeye başladı ve böylece ordu gücü azaldı. Tanklar yolda kalıyor, onarılmadığı veya onarılmaya zaman kalmadan sürekli savaşıldığı için onarılmıyordu. Kışın bastırmasıyla bu durum orduya çok büyük işler açtı. Asıl gücünü tanklardan alan ordu onları gereksiz bir şekilde kaybediyordu.

  1. Neden: Kadınların savaşa dahil edilmemesi ve Topyekûn Savaş’ın geç ilan edilmedi.

Savaş tarihinin bize gösterdiği en önemli şeylerden bir tanesi kadın desteğinin çok ciddi bir avantaj sağladığıdır. Bizim milli mücadelemizde bu görüldü. Sovyetler Birliği de kadın gücünden azami şekilde faydalanmasını bildi. Sabır ve kararlılık isteyen keskin nişancılık konusunda onlardan muazzam ölçüde faydalandı. Yine aynı şekilde fabrikadaki savaş gereçleri üretiminde onların rolü yadsınamazdı.

Sovyetler Birliği’nin tam tersine Naziler için kadınlar anne olmakla görevliydi. Bu nedenle savaşa dahil edilemezlerdi. Cephe hattına gönderilmese bile üretimde çok ciddi bir iş gücü uzun süre kullanılmadı. Sovyetler o seferberlikle üretimi azami boyuta çıkarmışken Almanlar elindeki güçlü potansiyeli kullanmakta çok geç kaldı. Topyekûn Savaş ilanıyla savaş ekonomisine ise çok geç geçildi. Bu biraz daha erken vakitte olsaydı üretim konusunda çok daha iyi bir seviyeye gelinecekti.

  1. Neden: Rusların Stalingrad Savaşı’nda aldığı dersi Kursk Meydan Muharebesi’nde muazzam ölçüde uygulaması.

Kursk Muharebesi bence Almanların yenilgisini kesinleştiren bir savaştır. Hitler’in gözbebeği yeni tanklar burada kullanıldı ve plana göre başarılı olunması durumunda savaşın seyri değişebilirdi. Ama Sovyetler Birliği Stalingrad Muharebesi’nden önemli bir ders çıkarmıştı. Eğer ordu düşman topraklarının derinlerine sızmışsa ve kenarları taarruza açıksa ağırlık yan tarafa verilmeliydi. Kursk Savaşı’nda Rusların fazla ilerlemesi Almanlar için bir avantajdı. Yarma harekâtı ile fazla ilerlemiş ordu kapana kıstırılabilirdi. Ama Ruslar akıllanmıştı ve gediğin kenarlarını çok ciddi biçimde güçlendirmişti. En güçlü takviyenin cephenin ön safhalarına değil kenarlara yığılması alınan dersin sonucuydu. Nitekim bu savaşın kazanılmasında çok önemli bir rol oynadı. Klasikleşen taktiği ile kanatlardan saldıran Almanlar karşılarında çok ciddi bir direniş gördüler ve ilerleyemediler. Kursk Muharebesi sonrası ise yenilgi kesinleşti.

  1. Neden: Goering’in ciddiyetsizliği.

Goering yıldırım harbinin en önemli unsurlarından birisi olan Hava Kuvvetlerinin başkomutanıydı. Ancak doğu seferinde gerekli ciddiyetten yoksundu ve bu da mağlubiyetin önemli nedenlerinden birisidir. Kendisiyle konuşmak isteyen generaller bazen onunla iletişime geçemiyordu çünkü kendisi piyasada yoktu. İşgal altındaki bölgelerde sanat eserlerine kafayı takmıştı. Morfin bağımlılığı da ileri boyuttaydı. Bu nedenle, özellikle 1942 sonrası Goering ve onun ordusu harekata yeterli desteği veremedi.

 

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir