Nazilerin Motivasyon Programı: Eğlence Yoluyla Güç ( Kraft Durch Freude )

Nazi Dönemi dendiği zaman akla ilk ve doğal olarak savaş geliyor. İkinci Dünya savaşını başlatan ve çoğu tarihçiye göre savaşı kıl payı kaçıran Nazilerin, bu mekanizmayı nasıl inşa ettiği, kısa sürede Avrupa’nın en büyük gücü haline nasıl geldiği, kitleleri kendi dünya görüşüne nasıl uydurduğu incelenmesi gereken bir konu bana kalırsa. Nazilerin bu denli güçlü olmasını sağlayan şeyin altında kendi eliyle yarattıkları bir kültür vardır ve Nasyonel Sosyalizm düşüncesi bu kültür temelinde yeşillenmiştir. Bu kültürün oluşmasında bir etken de “Eğlence ile gelen güç” programıydı. Eğlence ile Gelen güç, Nazi Döneminde işçileri motive etmek için uygulanan bir programdı.

Adolf Hitler iktidara geldiğinde hayalindeki devletin sadece savaşla, propaganda afişleri ile oluşmayacağını çok iyi biliyordu. O zamana kadar denenmemiş bir şeyi, yeni bir devlet kültürünü oturtmak için kollarını sıvadı. Hitler’in bir diğer önemli amacı yaratacağı ülkenin imajını tüm dünyaya göstermekti. Çünkü Hitler’in Yahudi düşmanlığı tüm Avrupa ülkelerinde bir ön yargı oluşturmuştu. Nazi Almanyası tüm dünyanın gözünde vahşetin ve dehşetin yaşandığı bir ülkeydi. Tüm bunlar, Hitler’in iki şey üzerinde durmasına sebep oldu: Birincisi ülkenin dünya üzerindeki imajı. İkincisi devletin kitlelere sunduğu ortak kültür inşası. “Eğlence yoluyla gelen güç” programı bu iki amacın ürünüydü.

1936 Berlin Olimpiyatları, belirlenen hedefler için adeta mihenk taşı görevi görüyordu. Bu olimpiyatlarla hem Almanya’nın ne kadar refah ve çağdaş olduğu diğer ülkede yaşayan insanlara gösterilecek hem de yaratılmak istenen “ortak devlet kültürünün” ilk propagandası yapılacaktı.

1936 Berlin Olimpiyatları, o zamana kadar eşi benzeri olmayan pek çok şeye ev sahipliği yapmıştı ve Hitler, bu organizasyonu muhteşem bir reklam aracı olarak kullanmayı başarmıştı. Neler yapıldı? İlk olarak “Yahudileri istemiyoruz” yazılı afişler –her köyün girişinde, her semtte bu afişler duvarlara asılmıştı — kaldırıldı. Bunun yanı sıra Hitler, olimpiyatlar için üstün teknoloji devasa bir yapı inşa etti: Berlin Olimpiyat Stadyumu. Bu stadyum yüz bin kişilikti ve o dönemde Avrupa’nın en iyi stadyumuydu. Bunun dışında ilk defa bir olimpiyat kameralarla kaydediliyordu. Bir atletin elinde meşale ile koşması ve olimpiyat ateşini yakması ritüeli ilk kez o organizasyonda yapıldı. O olimpiyata Almanya damgasını vurdu ve en fazla altın madalya kazanan ülke oldu. Bunun dışında tüm Avrupa ülkelerinde gazeteler, Berlin Olimpiyatlarının tarihin en iyi organizasyonu olarak tanımlayacaktı. 1936 Berlin Olimpiyatlarındaki bu gelişmeler, tüm Alman halkına ve muhaliflere, iktidarın ne kadar başarılı işler yaptığını, Nazilerin tüm dünyada ne kadar hayranlıkla izlendiği fikrini aşıladı. Avrupa’da ise Nazilere karşı ön yargılar yıkılmıştı. Hitler ilk kez bir olimpiyatta konuşma yapan devlet başkanı olmuş ve stadyumdaki tüm Almanlar elleriyle Nazi selamı vermişti. Bu durum da, Almanya’nın birlik ve bütünlük içinde yaşadığını diğer ülkelere göstermişti.

Berlin Olimpiyatları ile yakılan meşale, ardından sayısız yeniliği beraberinde getirdi. Hitler bir yoldaşlık kavramı temelinde gelişmiş, tek tip bir devlet kültürü oluşturmak istiyordu. Bu konuda da ilk hedef olarak işçileri seçmişti. Çünkü muhalefetin en yoğun olduğu yer sendikalardı. Bir mayısı bayram ilan etti. O gün büyük bir kalabalık, Nazi bayraklarıyla ile çevrelenmiş alanda Hitler’in ateşli konuşmasını dinlediler. Hitler, işçileri “birliğe ve beraberliğe” çağırıyordu. Amacı muhalefeti yok etmekti. Bayramın ertesi günü, 2 Mayıs’ta sendika sahipleri tutuklandı. Sonra da her işçinin üye olmak zorunda olduğu bir sendika oluşturuldu: Alman Emek Cephesi.

Hitler’in neden destek gördüğü hep merak edilmiştir. Bu desteğin bir sebebi de, Hitler’in Alman İşçi Cephesi organizasyonu ile işçilere, hayatlarında göremeyeceği fırsatları sunuyor olmasıydı. Şöyle oldu: “Eğlence yoluyla güç” sloganı atıldı ortaya. Örgüte üye olan tüm işçilere ucuz tatil imkanı sağlandı. O dönemde bir işçinin tatile gitmesi imkansıza yakındı. Ancak “Neşe ile gelen güç” hareketi işçilere muazzam bir eğlence fırsatı tanıyordu. Almanya’nın denize bakan sahilleri dolup taşıyordu. Bu muazzam bir gelişmeydi. Asgari ücretle geçinen bir insanın Maldivler’e tatile gitmesi gibi bir şeydi bu. Hitler, her Almanın deniz kenarında tatil yapmaya hakkı vardır diyerek Prora Adası’na muazzam bir tatil köyü inşa ettirdi. Deniz kenarına dizilen koca binalarda, “her şey dahil tatil” vaat ediliyordu işçilere. Ne var ki bu tatiller zorunluydu. Yani her Alman işçi mutlaka belirtilen seçeneklerden yararlanmak zorundaydı. Doğa yürüyüşü, deniz kenarında tatil, spor müsabakaları… Bunlardan birisini seçmek zorundaydın. Diğer taraftan tatile gidenlerin boş zamanı hiç olmuyordu. Herkes belli bir plana göre belirlenmiş eğlence çeşitlerine, spor müsabakalarına, dans gösterilerine veya tiyatrolara katılmak zorundaydı bu tatillerde.

Böyle bir şeyin neden yapıldığı ise gayet açıktı. Tatile gidenler hemen her yerde propaganda afişlerini görüyorlardı. Buralarda Hitler’in konuşmaları yayınlanıyordu. Oraya giden insanlar Nazi ideolojisi ile dolduruluyordu. Bu organizasyonlarda tatile giden bir işçi gibi davranan polisler vardı. Bu polisler, konuşmaları dinlemek, rapor sunmak ve bu raporu ilgili yerlere iletmek zorundaydı. Muhalif insanlar böylece tespit ediliyor ve “gereken neyse” o yapılıyordu. Yine bu dönemde gemi seyahati için devasa bir gemi inşa edildi. Gemi 1500 kişiyi misafir edebiliyordu. 60.000 kişi bu gemiyle seyahat etmişti. Bir işçi gemi seyahatine çıkabiliyordu. Bu muhteşem bir olaydı.

Bunun yanında Hitler, her işçinin alabileceği bir araba yarattı. Halk arabası dediği, böcek lakaplı bir araba: Vosvos. İşçilere kampanyalarla bu arabadan satılıyordu. Fiyatı çok uygundu ve araba gerçekten kaliteliydi. Tüm bu yapılanların arasında daha bir çok şey vardı: halka ücretsiz eğitim veren jimnastik kulüpleri, ülkenin her yerine inşa edilen ve işçiyi ilk defa böyle bir organizasyona katılma imkanı sağlayan tiyatro salonları, bugünkü adıyla spor merkezleri, bira kulüpleri…

Hitler, eğlence yoluyla güç projesi ile dönemin en muhalif yapısı sendikayı tamamen kendisine bağlamıştı. İlk başlarda buna karşı çıkanlar sonradan seslerini çıkarmaz oldular. Çünkü Alman işçi, o zamana kadar göremediği güzellikleri yaşıyordu. Ancak bilinmeyen bir şey var ki, bu tatiller, organizasyonlar Hitler’in yoldaş kültürü oluşturmak için ortaya attığı fikirlerdi. Farklı düşünen herkes ayıklanıyordu. Bu da ortaya, Almanların Prusya döneminden beri kendisini hissettiren “milli birlik” düşüncesini çıkardı. Tek tip insan, tek tip devlet ve tek tip bir dava. Hemen her şey devletin kontrolünde gerçekleştiriliyordu. İnsanlar hemen her yerde Nazi propagandasına maruz kalıyordu.

Nazi Döneminde halkın eğlence seçeneği maksimum düzeye ulaşmıştı. Dünyanın hiçbir yerinde işçiler tatil yapamazken Almanya’da çalışan işçiler böyle bir fırsat yakalamıştı. Tiyatrolar, sinemalar, açık hava gösterileri, jimnastik salonları ülkenin her yerine inşa edildi. Sonucunda da insanlar Nazi ideolojisini öyle ya da böyle kabul etmek zorunda kaldılar. Hitler’in destek bulmasının çeşitli sebepleri vardır. Bunlardan birisi de eğlence yoluyla güç programıydı.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir